unconcerned
01
kayıtsız
not worried or interested in something
Örnekler
She seemed unconcerned about the deadline, despite its importance.
Önemine rağmen, son teslim tarihine karşı kayıtsız görünüyordu.
He remained unconcerned by the criticism and continued his work.
Eleştirilere karşı kayıtsız kaldı ve işine devam etti.
02
kaygısız, endişesiz
easy in mind; not worried
03
ilgisiz, kayıtsız
not occupied or engaged with
Leksikal Ağaç
unconcerned
concerned
concern



























