to refresh
01
tazelemek, yenilemek
to renew or update something to improve its appearance or functionality
Transitive: to refresh sth
Örnekler
They refreshed the paint on the walls to brighten up the room.
Odayı aydınlatmak için duvarlardaki boyayı tazelediler.
He refreshed his skills by taking an online course.
Çevrimiçi bir kurs alarak becerilerini yeniledi.
02
tazelenmek, yenilenmek
to feel revitalized or restored
Intransitive
Örnekler
The cool breeze helped me refresh after the intense workout.
Serin esinti, yoğun antrenmandan sonra yenilenmeme yardımcı oldu.
She drank a glass of water to refresh and continue her studies.
Kendini tazelemek ve çalışmalarına devam etmek için bir bardak su içti.
03
tazelemek, canlandırmak
to restore energy or strength to someone or something
Transitive: to refresh a person or their spirits
Örnekler
A good night ’s sleep will refresh you for the busy day ahead.
İyi bir gece uykusu, önünüzdeki yoğun güne hazırlanmanız için sizi tazeleyecektir.
The long walk in the fresh air helped refresh his mind.
Temiz havadaki uzun yürüyüş, zihnini tazelemeye yardımcı oldu.
04
tazelemek, hatırlatmak
to help someone remember something by reviewing or revisiting past information
Transitive: to refresh one's memory
Örnekler
He refreshed my memory by showing me the old email thread.
Bana eski e-posta dizisini göstererek hafızamı tazeledi.
To refresh her memory, I went over the notes we took last week.
Hafızasını tazelemek için geçen hafta aldığımız notları gözden geçirdim.
05
sayfayı güncellemek
(computing) to update a display, internet page, etc. and make the most recent information appear
Transitive: to refresh a display or webpage
Örnekler
You need to refresh the browser to view the updated content.
Güncellenmiş içeriği görmek için tarayıcıyı yenilemeniz gerekiyor.
After the new post appeared, she refreshed her feed to see the latest updates.
Yeni gönderi göründükten sonra, son güncellemeleri görmek için beslemesini yeniledi.
Leksikal Ağaç
refreshed
refreshing
refreshment
refresh
