to refrain
01
sakınmak
to resist or hold back from doing or saying something
Transitive: to refrain from sth
Örnekler
Despite the urge to argue, she will refrain from responding to the critical comments.
Tartışma dürtüsüne rağmen, eleştirel yorumlara yanıt vermekten kaçınacak.
Knowing the importance of timing, he refrained from interrupting the speaker during the presentation.
Zamanlamanın önemini bilerek, sunum sırasında konuşmacıyı bölmekten kaçındı.
Refrain
01
nakarat
a repeated line or phrase in a poem or song, typically at the end of each stanza or verse
Örnekler
The song 's catchy refrain stayed in my head all day.
Şarkının akılda kalıcı nakaratı bütün gün kafamda kaldı.
Every stanza of the poem ended with the same haunting refrain.
Şiirin her kıtası aynı etkileyici nakarat ile sona eriyordu.
