murky
Örnekler
After the heavy rainfall, the normally clear river became murky with sediment runoff from the surrounding hills.
Şiddetli yağmurlardan sonra, normalde berrak olan nehir, çevredeki tepelerden gelen sediment akışıyla bulanık hale geldi.
The fisherman hesitated to cast his line into the murky pond, unable to see beneath the surface.
Balıkçı, hattını bulanık gölete atmakta tereddüt etti, yüzeyin altını göremedi.
02
kasvetli
(of sky) cloudy or dark, often resulting in a gloomy atmosphere
Örnekler
The murky sky threatened rain, casting a pall over the landscape.
Bulutlu gökyüzü yağmur tehdidi savuruyordu, manzaranın üzerine bir kasvet yayıyordu.
The murky sky cast a dull light over the city, making everything appear shadowy.
Bulutlu gökyüzü, şehrin üzerine donuk bir ışık yaydı ve her şeyi gölgeli gösterdi.
Örnekler
The politician 's murky past raised concerns about his integrity.
Politikacının şüpheli geçmişi, dürüstlüğü hakkında endişelere yol açtı.
They uncovered murky dealings within the organization that suggested corruption.
Organizasyon içinde yolsuzluğu düşündüren şüpheli işlemleri ortaya çıkardılar.
Leksikal Ağaç
murkily
murkiness
murky
murk



























