to murmur
01
mırıldanma
to speak in a low, soft voice, often in a way that is difficult to hear or understand
Intransitive
Transitive: to murmur sth
Örnekler
She murmured a lullaby to help her baby fall asleep.
Bebeğinin uyumasına yardımcı olmak için bir ninni mırıldandı.
The audience began to murmur in anticipation as the performer took the stage.
Sanatçı sahneye çıkarken seyirci beklenti içinde mırıldanmaya başladı.
02
mırıldanmak, söylenmek
to express discontent or complain about someone or something in a quiet, subdued manner
Intransitive: to murmur about sth
Örnekler
The disgruntled employees murmured about the new company policies during their lunch break.
Memnuniyetsiz çalışanlar, öğle yemeği molalarında yeni şirket politikaları hakkında mırıldandılar.
Students murmured under their breaths about the difficult exam as they left the classroom.
Öğrenciler sınıftan çıkarken zor sınav hakkında mırıldandılar.
Murmur
01
mırıltı, fısıltı
a low continuous indistinct sound; often accompanied by movement of the lips without the production of articulate speech
02
mırıltı, fısıltı
a schwa that is incidental to the pronunciation of a consonant
03
mırıltı, şikayet
a complaint uttered in a low and indistinct tone
04
mırıltı, kalp üfürümü
an abnormal sound of the heart; sometimes a sign of abnormal function of the heart valves
Leksikal Ağaç
murmurer
murmuring
murmuring
murmur
