to irritate
01
kızdırmak
to annoy someone, often over small matters
Transitive: to irritate sb
Örnekler
The way he constantly interrupts conversations can really irritate people.
Sürekli olarak konuşmaları bölme şekli insanları gerçekten sinirlendirebilir.
The dog 's persistent barking began to irritate the neighbors.
Köpeğin ısrarlı havlaması komşuları sinirlendirmeye başladı.
02
tahriş etmek
to cause discomfort or inflammation in a body part
Transitive: to irritate a body part
Örnekler
The soap irritated her skin, causing a rash.
Sabun cildini tahriş etti, bir döküntüye neden oldu.
His eyes were irritated because of the dust in the air.
Havadaki toz yüzünden gözleri tahriş olmuştu.
03
tahriş etmek, uyarmak
to trigger an active response from an organism, cell, or organ by stimulating it
Transitive: to irritate an organism or cell
Örnekler
The injection irritated the immune system, causing it to release antibodies.
Enjeksiyon, bağışıklık sistemini tahriş ederek antikor salınmasına neden oldu.
The bacteria irritated the cells, triggering an inflammatory response.
Bakteriler, hücreleri tahriş ederek inflamatuar bir yanıtı tetikledi.
Leksikal Ağaç
irritated
irritating
irritation
irritate
irrit



























