instant
ins
ˈɪns
ins
tant
tənt
tent
British pronunciation
/ˈɪnstənt/

"instant"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

Instant
01

an, anlık

a very brief period of time
example
Örnekler
For an instant, she thought she saw someone standing in the shadows.
Bir an için, gölgelerde duran birini gördüğünü sandı.
In that instant, everything changed, and the room fell silent.
O an, her şey değişti ve oda sessizliğe büründü.
02

an

a certain or exact point in time
example
Örnekler
He knew at that instant that he had made the right decision.
O an doğru kararı verdiğini anladı.
I need you to finish this task right this instant!
Bu görevi hemen şimdi bitirmeni istiyorum!
03

hazır kahve

coffee that is prepared quickly and easily by adding hot water to pre-processed granules or powder
InformalInformal
example
Örnekler
She offered me a cup of instant, but I prefer freshly brewed coffee.
Bana bir fincan hazır kahve teklif etti, ama ben taze demlenmiş kahveyi tercih ederim.
I keep instant in my pantry for those mornings when I ’m in a rush.
Acelemin olduğu o sabahlar için kilerimde hazır kahve bulunduruyorum.
instant
01

anlık

happening or made very quickly and easily
example
Örnekler
The microwave oven offers instant heating for food.
Mikrodalga fırın, yiyecekler için anında ısıtma sunar.
Instant messaging allows for immediate communication between users.
Anlık mesajlaşma, kullanıcılar arasında anında iletişim sağlar.
1.1

hazır, anında

(of food and drinks) processed to allow for very quick and easy preparation
example
Örnekler
I always keep a jar of instant coffee for busy mornings.
Yoğun sabahlar için her zaman bir kavanoz hazır kahve bulundururum.
Instant noodles are a popular meal for students due to their convenience.
Hazır erişteler, kolaylıkları nedeniyle öğrenciler arasında popüler bir yemektir.
1.2

anında, hemen

becoming something very quickly or having an immediate, direct effect or result
example
Örnekler
Her decision to speak up had an instant impact on the meeting ’s direction.
Konuşma kararının toplantının yönü üzerinde anında bir etkisi oldu.
The viral marketing campaign led to instant popularity for the brand.
Viral pazarlama kampanyası, marka için anında popülerliğe yol açtı.
02

anında, acil

requiring immediate attention or action
example
Örnekler
He felt an instant need to respond to the criticism.
Eleştiriye anında yanıt verme ihtiyacı hissetti.
The news triggered an instant reaction from the crowd.
Haber, kalabalıktan anında bir tepkiyi tetikledi.
03

güncel, mevcut

currently happening or existing
example
Örnekler
The judge ruled that the previous offenses were not relevant to the instant case.
Yargıç, önceki suçların şimdiki davayla ilgili olmadığına karar verdi.
The instant issue at hand requires immediate attention from the legal team.
Eldeki anlık sorun, yasal ekibin derhal dikkatini gerektirir.
3.1

cari, mevcut

occurring during the current month
example
Örnekler
The meeting will take place on the 15th instant.
Toplantı 15 geçerli tarihinde yapılacak.
The payment is due by the 20th instant to avoid penalties.
Ceza almamak için ödeme mevcut ayın 20'sine kadar yapılmalıdır.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store