instantaneous
Örnekler
The camera captured the image with an instantaneous click.
Kamera, anlık bir tıklamayla görüntüyü yakaladı.
The microwave oven provides instantaneous heating for food.
Mikrodalga fırın, yiyecekler için anlık ısıtma sağlar.
02
anlık, ani
(of velocity, speed, force, etc.) observed, existing, or estimated at a precise moment in time
Örnekler
The instantaneous velocity of the car was measured at the exact moment it crossed the speed trap.
Arabanın anlık hızı, hız tuzakını geçtiği tam anda ölçüldü.
The sensor captures the instantaneous temperature of the engine every second.
Sensör, motorun her saniye anlık sıcaklığını yakalar.
Leksikal Ağaç
instantaneously
instantaneousness
instantaneous
instant
inst
