inevitably
01
çaresiz bir şekilde
in a way that cannot be stopped or avoided, and certainly happens
Örnekler
With the heavy rain, traffic jams inevitably ensued on the city streets.
Şiddetli yağmurla birlikte, şehir sokaklarında trafik sıkışıklıkları kaçınılmaz olarak yaşandı.
As technology advances, certain jobs will inevitably be replaced by automation.
Teknoloji ilerledikçe, bazı işler kaçınılmaz olarak otomasyonla değiştirilecektir.
02
kaçınılmaz olarak
in a manner that is bound to happen due to underlying circumstances
Örnekler
In regions prone to earthquakes, building codes are adjusted inevitably to improve structural safety.
Depreme eğilimli bölgelerde, yapı güvenliğini artırmak için inşaat yönetmelikleri kaçınılmaz olarak ayarlanır.
With rapid urbanization, agricultural land is inevitably converted into residential areas.
Hızlı kentleşme ile birlikte tarım arazileri kaçınılmaz olarak konut alanlarına dönüştürülür.
Leksikal Ağaç
inevitably
inevitable
evitable



























