inexorable
01
acımasız, kaçınılmaz
unable to be halted or avoided
Örnekler
The inexorable advance of technology reshaped every aspect of daily life.
Teknolojinin durdurulamaz ilerleyişi günlük yaşamın her yönünü yeniden şekillendirdi.
Time 's inexorable march left visible traces on his face.
Zamanın acımasız ilerleyişi yüzünde görünür izler bıraktı.
02
inatçı
refusing to be moved by argument or emotion
Örnekler
She remained inexorable, refusing to reconsider her decision.
O, kararını yeniden değerlendirmeyi reddederek acımasız kaldı.
The judge was inexorable, unmoved by the defendant's plea.
Hakim amansızdı, sanığın yalvarmasından etkilenmedi.
Leksikal Ağaç
inexorability
inexorableness
inexorably
inexorable
inexor



























