incline
inc
ˈɪnk
ink
line
laɪn
layn
British pronunciation
/ɪnklˈaɪn/

"incline"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to incline
01

eğilim göstermek, meyilli olmak

to have a positive or favorable inclination or willingness towards a particular action, idea, or person
Transitive: to incline to do sth
to incline definition and meaning
example
Örnekler
After reviewing the details, she inclined to support the new policy.
Detayları inceledikten sonra, yeni politikayı desteklemeye eğilimli oldu.
Impressed by the project 's objectives, he inclined to volunteer his time and expertise to contribute.
Projenin hedeflerinden etkilenerek, katkıda bulunmak için zamanını ve uzmanlığını gönüllü olarak sunmaya meyilli oldu.
02

eğilmek, meyil etmek

to slope, lean, or be positioned at a slant or incline
Intransitive: to incline | to incline to a direction
to incline definition and meaning
example
Örnekler
The hill inclines steeply, making it a challenging climb for hikers.
Tepe dik bir şekilde eğimlidir, bu da yürüyüşçüler için zorlu bir tırmanış yapar.
The ancient tower inclines slightly toward the south.
Eski kule hafifçe güneye doğru eğilir.
03

eğilim göstermek, yatkınlaştırmak

to influence or persuade someone to be more willing or likely to do a particular action or hold a certain belief
Ditransitive: to incline sb to do sth
example
Örnekler
His natural charisma inclined people to trust him, making him an effective leader.
Doğal karizması, insanları ona güvenmeye eğilimli hale getiriyordu, bu da onu etkili bir lider yapıyordu.
The speech by the community leader inclined many to volunteer for the upcoming project.
Topluluk liderinin konuşması, birçok kişiyi gelecek projeye gönüllü olmaya eğilimli hale getirdi.
04

eğmek

to bend one's head downward, particularly as an act of agreement, greeting, etc.
Transitive: to incline one's head
example
Örnekler
Upon receiving the prestigious award, she inclined her head in humble acknowledgment of the honor.
Prestijli ödülü aldığında, onurun mütevazı bir şekilde kabulü olarak başını eğdi.
During the meeting, he inclined his head in agreement with the proposed plan.
Toplantı sırasında, önerilen planla anlaşarak başını eğdi.
Incline
01

eğim, eğik düzlem

an inclined surface connecting two levels
02

eğim, yokuş

an elevated geological formation

Leksikal Ağaç

disincline
inclination
inclined
incline
App
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store