to incite
01
kışkırtmak, tahrik etmek
to encourage or provoke someone to take action
Ditransitive: to incite sb to do sth
Örnekler
The impassioned speech was intended to incite the crowd to participate in the protest.
Tutkulu konuşma, kalabalığı protestoya katılmaya kışkırtmak amacıyla yapılmıştı.
Social media influencers use engaging content to incite followers to join discussions or share opinions.
Sosyal medya fenomenleri, takipçilerini tartışmalara katılmaya veya fikirlerini paylaşmaya teşvik etmek için etkileyici içerikler kullanır.
02
kışkırtmak
to encourage someone to commit a crime or act violently
Transitive: to incite violent or criminal behavior
Örnekler
His reckless speech seemed to incite violence among the protesters.
Düşüncesiz konuşması, protestocular arasında şiddeti kışkırtıyor gibi görünüyordu.
They were arrested for inciting a rebellion against the government.
Hükümete karşı bir isyanı kışkırtmakla suçlanarak tutuklandılar.
Leksikal Ağaç
incitement
inciter
incitive
incite



























