inclement
01
acımasız
showing no kindness or mercy
Örnekler
She dealt with the situation in an inclement manner, disregarding the emotional impact on others.
Durumu, başkalarının duygusal etkisini göz ardı ederek acımasız bir şekilde ele aldı.
The inclement response from the judge left the defendant feeling hopeless.
Yargıcın acımasız cevabı sanığı umutsuz hissettirdi.
02
sert (hava)
(of weather) rainy or cold in a way that is not pleasant
Örnekler
The inclement weather made the drive difficult, with rain pouring down and the wind howling.
Sert hava, şiddetli yağmur ve uluyan rüzgarla birlikte sürüşü zorlaştırdı.
The inclement forecast kept many people from attending the outdoor festival.
Sert hava tahmini birçok insanın açık hava festivaline katılmasını engelledi.
Leksikal Ağaç
inclementness
inclement
clement
clem
