Aperture
01
diyafram açıklığı
the opening in a camera's lens that controls the amount of light that enters the camera and reaches the sensor or film
Örnekler
She widened the aperture to f/1.8 for a blurred background in her portrait.
Portresinde bulanık bir arka plan için diyaframı f/1.8'e kadar genişletti.
To capture the fireworks, he stopped down the aperture to f/11 and used a longer exposure.
Havai fişekleri yakalamak için, diyaframı f/11'e kadar kapattı ve daha uzun bir pozlama kullandı.
02
açıklık, diyafram açıklığı
the diameter of an optical diaphragm's opening that determines how wide a cone of light can pass through the instrument
Örnekler
The telescope 's 200 mm aperture gave it superior light-gathering power.
Teleskobun 200 mm açıklığı, ona üstün ışık toplama gücü verdi.
Microscopes with larger apertures resolve finer cellular details.
Daha büyük açıklıklara sahip mikroskoplar daha ince hücresel ayrıntıları çözer.
03
delik
a hole, gap, or slit in a structure or surface
Örnekler
The fox slipped through an aperture in the garden fence.
Tilki, bahçe çitindeki bir açıklıktan sızdı.
Sunlight streamed through the leaf canopy 's narrow aperture.
Güneş ışığı, yaprak gölgeliğinin dar açıklığından süzülüyordu.
