Fate
01
kader
the power that some people believe controls everything that occurs and that is inevitable
Örnekler
She believed in the power of fate to guide her life's journey, trusting that everything happens for a reason.
O, hayat yolculuğunu yönlendirmek için kaderin gücüne inanıyordu, her şeyin bir nedenden dolayı olduğuna güvenerek.
Despite their best efforts, they felt powerless against the dictates of fate.
En iyi çabalarına rağmen, kaderin buyrukları karşısında güçsüz hissettiler.
Örnekler
He accepted his fate with quiet resignation.
Kaderini sessiz bir teslimiyetle kabul etti.
The hero ’s fate was written in the stars.
Kahramanın kaderi yıldızlara yazılmıştı.
Örnekler
The company ’s fate was determined by a sudden economic downturn.
Şirketin kaderi, ani bir ekonomik düşüş tarafından belirlendi.
Her fate was to live quietly in the countryside, far from the world she once knew.
Onun kaderi, bir zamanlar tanıdığı dünyadan uzakta, kırsalda sessizce yaşamaktı.
to fate
01
to designate something beforehand, often implying a sense of inevitability
Örnekler
The stars seemed to fate their destinies in their hands.
The king fated the land's future by naming his successor.
Leksikal Ağaç
fateful
fate
