to extinguish
01
ortadan kaldırmak
to end or destroy something entirely
Transitive: to extinguish sth
Örnekler
The authorities took swift action to extinguish the criminal organization.
Yetkililer, suç örgütünü sona erdirmek için hızlı hareket etti.
Scientists are working to extinguish the spread of the infectious disease.
Bilim insanları, bulaşıcı hastalığın yayılmasını söndürmek için çalışıyor.
02
söndürmek
to make a fire or flame stop burning
Transitive: to extinguish a fire or flame
Örnekler
The firefighters worked all night to extinguish the raging forest fire.
İtfaiyeciler, şiddetli orman yangınını söndürmek için bütün gece çalıştı.
The candle was extinguished with a gentle puff of air.
Mum, nazik bir hava üflemesiyle söndürüldü.
2.1
söndürmek, yok etmek
to eliminate the brightness of a light
Transitive: to extinguish a light
Örnekler
The technician adjusted the dimmer to extinguish the bright lights in the theater.
Teknisyen, tiyatrodaki parlak ışıkları söndürmek için dimmeri ayarladı.
She turned the knob to extinguish the brightness of the desk lamp.
Masa lambasının parlaklığını söndürmek için düğmeyi çevirdi.
03
söndürmek, ortadan kaldırmak
to cause the death of someone
Transitive: to extinguish sb
Örnekler
The assassin was hired to extinguish the target without leaving any trace.
Suikastçı, hedefi iz bırakmadan söndürmek için tutuldu.
The ruthless dictator ordered his soldiers to extinguish all opposition.
Acımasız diktatör, askerlerine tüm muhalefeti söndürmelerini emretti.
04
söndürmek, yok etmek
to completely end something, leaving no trace or possibility of continuation
Transitive: to extinguish sth
Örnekler
The treaty was signed to extinguish any further hostilities between the two nations.
Antlaşma, iki ulus arasındaki tüm düşmanlıkları sona erdirmek için imzalandı.
His cruel actions seemed designed to extinguish any hope of reconciliation.
Onun acımasız eylemleri, her türlü uzlaşma umudunu söndürmek için tasarlanmış gibiydi.
Leksikal Ağaç
extinguishable
extinguished
extinguisher
extinguish
