to exclude
01
dahil etmemek
to intentionally leave out or prevent someone or something from being part of a specific group, activity, or situation
Transitive: to exclude sb/sth
Örnekler
The club decided to exclude members who did n't meet the attendance requirements.
Kulüp, katılım gereksinimlerini karşılamayan üyeleri dışlamaya karar verdi.
The policy unfairly excludes certain demographics from accessing essential services.
Politika, belirli demografik grupları temel hizmetlere erişimden haksız yere dışlar.
02
dışlamak, hariç tutmak
to prevent someone from entering, joining, or enjoying a particular place, group, or benefit
Transitive: to exclude sb from a place or activity
Örnekler
They decided to exclude him from the meeting due to his conflicting interests.
Çıkar çatışmaları nedeniyle onu toplantıdan dışlamaya karar verdiler.
The team was excluded from the competition because of a violation of the rules.
Takım, kuralların ihlali nedeniyle yarışmadan çıkarıldı.
03
hariç tutmak, dışlamak
to intentionally leave out or not include something
Transitive: to exclude particular components
Örnekler
The report excludes any mention of the company's recent financial losses.
Rapor, şirketin son mali kayıplarına dair herhangi bir atıf dışında bırakıyor.
The diet plan excludes processed foods and sugars.
Diyet planı, işlenmiş gıdaları ve şekerleri hariç tutar.
04
dışlamak, çıkarmak
to force someone to leave or remove them from a place, group, or situation
Transitive: to exclude sb
Örnekler
The teacher had to exclude the disruptive student from the classroom.
Öğretmen, sınıftan yaramaz öğrenciyi çıkarmak zorunda kaldı.
The team excluded the player for failing to meet the fitness requirements.
Takım, fitness gereksinimlerini karşılayamadığı için oyuncuyu dışladı.
Leksikal Ağaç
excluding
exclusion
exclude
