to exasperate
01
çileden çıkarmak
to deeply irritate someone, especially when they can do nothing about it or solve the problem
Transitive: to exasperate sb
Örnekler
His repeated failure to follow instructions correctly exasperated his boss, who had to continually correct his mistakes.
Talimatları doğru bir şekilde takip etmedeki tekrarlanan başarısızlığı, hatalarını sürekli düzeltmek zorunda kalan patronunu çileden çıkardı.
In the peaceful neighborhood, the persistent noise from the neighboring construction site is exasperating residents, who are finding it difficult to get proper rest and relaxation.
Huzurlu mahallede, komşu inşaat alanından gelen sürekli gürültü, sakinleri çileden çıkarıyor ve onların uygun bir şekilde dinlenip rahatlamasını zorlaştırıyor.
02
kötüleştirmek
to make a problem, condition, or difficult situation significantly worse
Transitive: to exasperate a problem or condition
Örnekler
Delivery delays exasperated the supply chain issues.
Teslimat gecikmeleri, tedarik zinciri sorunlarını daha da kötüleştirdi.
Infrastructure issues are exasperating multiple challenges facing the town.
Altyapı sorunları, kasabanın karşı karşıya olduğu çoklu zorlukları daha da kötüleştiriyor.
03
öfkelendirmek, kızdırmak
to make someone extremely angry or furious
Transitive: to exasperate sb
Örnekler
His rude comments exasperated everyone at the meeting.
Onun kaba yorumları toplantıdaki herkesi çileden çıkardı.
The unfair treatment from the manager exasperated the entire team.
Yöneticinin adaletsiz muamelesi tüm ekibi çileden çıkardı.
Leksikal Ağaç
exasperated
exasperating
exasperation
exasperate
