dreadful
Örnekler
The weather was dreadful, with heavy rain and strong winds that ruined our plans.
Hava berbattı, şiddetli yağmur ve güçlü rüzgarlar planlarımızı mahvetti.
The movie received dreadful reviews from critics and audiences alike.
Film, eleştirmenlerden ve izleyicilerden berbat eleştiriler aldı.
Örnekler
The dreadful sound of footsteps echoing in the empty hallway sent shivers down her spine.
Boş koridorda yankılanan ayak seslerinin korkunç sesi onun tüylerini diken diken etti.
The dreadful sight of the approaching storm clouds made everyone rush indoors.
Yaklaşan fırtına bulutlarının korkunç görüntüsü herkesin içeri koşmasına neden oldu.
Örnekler
The company made a dreadful error in its financial calculations, leading to significant losses.
Şirket, finansal hesaplamalarında korkunç bir hata yaptı ve bu da önemli kayıplara yol açtı.
The weather forecast predicted dreadful conditions for the outdoor concert, causing organizers to cancel it.
Hava tahmini, açık hava konseri için korkunç koşullar öngördü ve bu da organizatörlerin etkinliği iptal etmesine neden oldu.
Leksikal Ağaç
dreadfully
dreadfulness
dreadful
dread



























