distinct
01
farklı
separate and different in a way that is easily recognized
Örnekler
The twins may look similar, but they have distinct personalities that set them apart.
İkizler benzer görünebilir, ancak onları birbirinden ayıran farklı kişilikleri vardır.
The two cultures have distinct customs and traditions, despite sharing geographical proximity.
İki kültür, coğrafi yakınlık paylaşmalarına rağmen farklı gelenek ve göreneklere sahiptir.
02
belirgin
easily noticeable or perceived by senses
Örnekler
The two species of birds have distinct markings that make them easy to identify.
İki kuş türünün, onları kolayca tanımlanabilir kılan belirgin işaretleri vardır.
Her voice has a distinct tone that sets her apart from other singers.
Sesinin, onu diğer şarkıcılardan ayıran belirgin bir tonu var.
03
ayrı, farklı
constituting a separate entity or part
04
belirgin, açıkça tanımlanmış
clearly or sharply defined to the mind
05
belirgin, tanınabilir
recognizable; marked
Leksikal Ağaç
distinctly
distinctness
indistinct
distinct



























