distinctive
01
kendine özgü
possessing a quality that is noticeable and different
Örnekler
Her distinctive laugh could be heard from across the room, making her easily recognizable in a crowd.
Onun ayırt edici kahkahası odanın diğer tarafından duyulabiliyordu, bu da onu kalabalıkta kolayca tanınabilir kılıyordu.
The building 's distinctive architecture, with its curved façade and glass walls, made it a landmark in the city.
Binanın kavisli cephesi ve cam duvarlarıyla ayırt edici mimarisi, onu şehirde bir simge haline getirdi.
Leksikal Ağaç
distinctively
distinctiveness
distinctive



























