to disown
01
mirastan reddetmek
to refuse to acknowledge or deny any connection or identification with someone, typically resulting in the termination of familial or personal ties
Transitive: to disown a family member
Örnekler
The father decided to disown his son after a long-standing disagreement.
Baba, uzun süredir devam eden bir anlaşmazlıktan sonra oğlunu reddetmeye karar verdi.
Disowning a family member can be a painful and irreversible decision.
Bir aile üyesini reddetmek, acı verici ve geri dönüşü olmayan bir karar olabilir.
02
reddetmek, inkar etmek
to reject or deny any association or relationship with someone or something
Transitive: to disown an association or stance
Örnekler
He chose to disown his former beliefs after learning more about the issue.
Konu hakkında daha fazla bilgi edindikten sonra eski inançlarını reddetmeyi seçti.
The politician disowned her previous statements when they caused public outrage.
Politikacı, kamuoyunda öfkeye neden olduklarında önceki açıklamalarını reddetti.
Leksikal Ağaç
disowning
disownment
disown
own



























