to allay
01
susuzluğunu gidermek
to satisfy a need such as thirst or hunger
Örnekler
A glass of water allayed his thirst.
The snack helped allay her hunger until dinner.
Atıştırmalık, akşam yemeğine kadar açlığını yatıştırmaya yardımcı oldu.
Örnekler
Her kind words allayed my fears about the upcoming test.
Onun nazik sözleri, yaklaşan test hakkındaki korkularımı yatıştırdı.
The doctor gave me some advice to allay my anxiety.
Doktor, kaygımı yatıştırmak için bana bazı tavsiyeler verdi.
Leksikal Ağaç
allayer
allay



























