to assuage
Örnekler
She tried to assuage his fears by reassuring him that everything would be alright.
O, her şeyin iyi olacağına dair güvence vererek korkularını yatıştırmaya çalıştı.
Drinking a cup of tea helped assuage her sore throat.
Bir fincan çay içmek, boğaz ağrısını hafifletmeye yardımcı oldu.
02
yatıştırmak, gidermek
to satisfy the feeling of thirst or hunger
Örnekler
The cold water helped to assuage his thirst after the long hike.
Soğuk su, uzun yürüyüşten sonra susuzluğunu yatıştırmaya yardımcı oldu.
A quick snack was enough to assuage his hunger until dinner.
Hızlı bir atıştırmalık, akşam yemeğine kadar açlığını yatıştırmaya yetti.
Leksikal Ağaç
assuagement
assuage



























