critically
cri
ˈkrɪ
kri
ti
ti
ca
ke
lly
li
li
British pronunciation
/kɹˈɪtɪkli/

"critically"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

critically
01

eleştirel olarak

in a way that expresses disapproval or fault-finding
example
Örnekler
She spoke critically about the new government policy during the meeting.
Toplantı sırasında yeni hükümet politikası hakkında eleştirel bir şekilde konuştu.
The film was critically received by many viewers who found it dull.
Film, onu sıkıcı bulan birçok izleyici tarafından eleştirildi.
02

eleştirel bir şekilde, eleştirel olarak

in a manner involving detailed analysis of the merits and faults of a creative work
example
Örnekler
The novel was critically praised for its innovative narrative style.
Roman, yenilikçi anlatım tarzı nedeniyle eleştirel olarak övüldü.
This symphony has been critically recognized as a masterpiece of the 20th century.
Bu senfoni, 20. yüzyılın bir başyapıtı olarak eleştirel bir şekilde tanınmıştır.
2.1

eleştirel bir şekilde, eleştirel olarak

in a way that involves careful, objective evaluation or judgment of an issue or information
example
Örnekler
Students are encouraged to read critically and question every source.
Öğrencilerin eleştirel bir şekilde okumaları ve her kaynağı sorgulamaları teşvik edilir.
She approached the data critically before drawing any conclusions.
Herhangi bir sonuç çıkarmadan önce verilere eleştirel bir şekilde yaklaştı.
03

tehlikeli olarak

to a degree that poses a serious or potentially disastrous risk
example
Örnekler
The species is critically endangered due to habitat loss.
Tür, habitat kaybı nedeniyle kritik derecede tehlikededir.
The bridge was found to be critically unstable after the earthquake.
Köprünün depremden sonra kritik derecede dengesiz olduğu tespit edildi.
3.1

kritik bir şekilde, ağır bir şekilde

to an extreme degree with a risk of death or total failure
critically definition and meaning
example
Örnekler
He was critically injured in the car crash and rushed to intensive care.
Araba kazasında kritik şekilde yaralandı ve yoğun bakıma acilen kaldırıldı.
Two firefighters were critically burned while battling the blaze.
İki itfaiyeci yangınla mücadele ederken ağır şekilde yandı.
04

kritik bir şekilde, hayati önem taşıyarak

in a way that is extremely important, where the result can greatly influence success or failure
example
Örnekler
The success of the project critically depends on timely funding.
Projenin başarısı, zamanında sağlanan fonlamaya kritik bir şekilde bağlıdır.
Food security in the region critically relies on seasonal rainfall.
Bölgedeki gıda güvenliği, mevsimsel yağışlara kritik bir şekilde bağlıdır.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store