to commence
Örnekler
The manager commenced the project by assigning tasks to each team member.
Yönetici, her takım üyesine görevler atayarak projeyi başlattı.
They commenced construction on the new building last month.
Geçen ay yeni binanın inşaatına başladılar.
1.1
başlatmak
to start happening or being
Intransitive: to commence | to commence point in time
Örnekler
The ceremony will commence at 10 AM sharp.
Tören saat 10'da başlayacak.
The construction work commenced early in the morning.
İnşaat çalışmaları sabah erken saatlerde başladı.
02
başlamak, girişmek
to begin the process of obtaining a university degree
Dialect
British
BritishIntransitive
Old useÖrnekler
He commenced at Oxford University, pursuing a degree in literature.
Oxford Üniversitesi'nde edebiyat derecesi almak için başladı.
In the 19th century, many young men commenced at university to study law or medicine.
19. yüzyılda, birçok genç erkek hukuk veya tıp okumak için üniversitede başlardı.
Leksikal Ağaç
commencement
recommence
commence
