coarse
Örnekler
The coarse fabric of the blanket was scratchy against her skin.
Battaniyenin kaba kumaşı cildine karşı kaşındırıcıydı.
He used a coarse sandpaper to prepare the wood for painting.
Ahşabı boyamaya hazırlamak için kaba bir zımpara kullandı.
Örnekler
The coarse sand on the beach made it difficult to build sandcastles.
Plajdaki iri kum, kumdan kale yapmayı zorlaştırdı.
The recipe called for coarse salt to enhance the flavor of the dish.
Tarif, yemeğin lezzetini artırmak için iri tuz gerektiriyordu.
Örnekler
The comedian 's coarse jokes about sensitive topics made some audience members uncomfortable.
Komedyenin hassas konular hakkındaki kaba şakaları bazı izleyicileri rahatsız etti.
His coarse manner of speaking was evident when he used profanity in everyday conversations.
Günlük konuşmalarda küfür kullandığında, kaba konuşma tarzı belirgindi.
Örnekler
The coarse materials used in the construction led to a less durable building.
İnşaat kullanılan kaba malzemeler, daha az dayanıklı bir binaya yol açtı.
He was disappointed with the coarse quality of the fabric used in his new shirt.
Yeni gömleğinde kullanılan kumaşın kaba kalitesinden hayal kırıklığına uğramıştı.
05
hamur balıkçılığı, spor olmayan balıkçılık
connected to fishing practices aimed at catching non-game fish, often found in freshwater environments
Örnekler
Coarse fishing requires different techniques compared to game fishing, focusing on species like carp and roach.
Kaba balıkçılık, spor balıkçılığına kıyasla farklı teknikler gerektirir ve sazan ve kızılkanat gibi türlere odaklanır.
The local lake is popular among coarse anglers for its abundant fish population.
Yerel göl, bol balık popülasyonu nedeniyle amatör balıkçılar arasında popülerdir.
Leksikal Ağaç
coarsely
coarseness
coarsen
coarse



























