to calm down
[phrase form: calm]
01
sakinleşmek
to become less angry, upset, or worried
Intransitive
Örnekler
After the accident, it took her a while to calm down.
Kazadan sonra sakinleşmesi biraz zaman aldı.
He could n't calm down until he heard the good news.
İyi haberi duyana kadar sakinleşemedi.
02
sakinleştirmek, yatıştırmak
to cause someone or something to become less upset, angry, or nervous
Transitive: to calm down a person or animal
Örnekler
Please calm down the angry customer before it escalates.
Lütfen durum büyümeden önce sinirli müşteriyi sakinleştirin.
I tried to calm the baby down by singing a lullaby.
Bebeği bir ninni söyleyerek sakinleştirmeye çalıştım.
