brilliantly
01
zekice
with exceptional intelligence, skill, or creativity
Örnekler
She argued her case brilliantly in the debate.
Tartışmada davasını olağanüstü bir şekilde savundu.
The magician performed the trick brilliantly.
Sihirbaz numarayı mükemmel bir şekilde gerçekleştirdi.
1.1
başarılı bir şekilde
to a remarkable degree of success, effectiveness, or excellence
Örnekler
She handled the pressure brilliantly.
Baskıyı mükemmel bir şekilde idare etti.
The team executed their plan brilliantly.
Ekip planlarını mükemmel bir şekilde uyguladı.
02
parlak bir şekilde
with striking luminosity or vivid intensity of light or color
Örnekler
Fireworks burst brilliantly in the night sky.
Havai fişekler gece gökyüzünde parlak bir şekilde patlar.
The diamond sparkled brilliantly on her finger.
Elmas, parmağında parlak bir şekilde parlıyordu.
Leksikal Ağaç
brilliantly
brilliant
brilli



























