Vested interest
01
kişisel menfaat
a personal reason for involvement in a situation, especially when connected to financial or other gain
Idiom
Örnekler
Banks have a vested interest in keeping customers satisfied.
Bankaların müşterileri memnun tutmak konusunda kişisel çıkarı vardır.
She argued strongly, but she had a vested interest in the outcome.
O, güçlü bir şekilde tartıştı, ancak sonuçta bir kişisel çıkarı vardı.
02
kesinleşmiş menfaat, kesinleşmiş hak
a legal interest in property, funds, or rights that is fixed and gives present or future entitlement, often transferable
Örnekler
She inherited a vested interest in the estate.
O, mirasta bir yerleşik hak miras aldı.
The will granted him a vested interest in the family property.
Vasiyet, aile mülkünde ona bir kesinleşmiş hak tanıdı.
03
yerleşik çıkar, kişisel çıkar
a person or group that has a special reason, often financial or political, for being involved in a matter
Örnekler
The energy companies are a powerful vested interest in the debate.
Enerji şirketleri, tartışmada güçlü bir menfaat sahibidir.
The authorities became a vested interest opposing reform.
Yetkililer, reforma karşı çıkan bir çıkar grubu haline geldi.
