unyielding
Örnekler
The unyielding steel structure of the bridge withstood the powerful forces of the storm, remaining intact.
Köprünün dirençli çelik yapısı, fırtınanın güçlü kuvvetlerine dayandı ve sağlam kaldı.
The unyielding mountain terrain posed a formidable challenge for the hikers, requiring endurance and determination to reach the summit.
Dirençli dağlık arazi, yürüyüşçüler için zorlu bir meydan okuma teşkil etti ve zirveye ulaşmak için dayanıklılık ve kararlılık gerektirdi.
Örnekler
Her unyielding attitude in the meeting made it clear she would n't compromise.
Toplantıdaki kararlı tutumu, uzlaşmayacağını açıkça gösterdi.
The coach's unyielding approach to discipline kept the team in line.
Koçun disipline karşı kararlı yaklaşımı takımı çizgisinde tuttu.
Leksikal Ağaç
unyieldingness
unyielding
yielding
yield



























