unclear
01
belirsiz, şaşırtıcı
not exactly known or expressed, often leading to confusion or ambiguity
Örnekler
It ’s still unclear whether the event will be postponed due to the weather.
Etkinliğin hava durumu nedeniyle ertelenip ertelenmeyeceği hâlâ belirsiz.
His intentions were unclear, making it hard to trust his actions completely.
Niyetleri belirsizdi, bu da onun eylemlerine tamamen güvenmeyi zorlaştırıyordu.
Örnekler
The mountain peaks were unclear against the evening sky, shrouded in mist.
Dağ zirveleri, akşam gökyüzüne karşı belirsizdi, sisle örtülü.
In the dim light, the contours of the painting appeared unclear and faded.
Loş ışıkta, tablonun konturları belirsiz ve soluk görünüyordu.
Leksikal Ağaç
unclear
clear
