troubling
01
tedirgin edici
making one feel worried, upset, or uneasy about something
Örnekler
The troubling news of the increase in crime rates alarmed the community.
Suç oranlarındaki artışın rahatsız edici haberi toplumu alarma geçirdi.
The troubling behavior of her friend raised red flags about their well-being.
Arkadaşının rahatsız edici davranışı, onların refahı hakkında kırmızı bayraklar yükseltti.
Leksikal Ağaç
troubling
trouble



























