perturbing
01
rahatsız edici, tedirgin edici
causing uneasiness, anxiety, or disturbance
Örnekler
The sudden change in weather and dark clouds on the horizon were perturbing for the hikers.
Havadaki ani değişiklik ve ufuktaki kara bulutlar, yürüyüşçüler için rahatsız ediciydi.
The graphic images in the documentary were perturbing, leaving a lasting impact on the viewers.
Belgeseldeki grafik görüntüler rahatsız ediciydi, izleyiciler üzerinde kalıcı bir etki bıraktı.
Leksikal Ağaç
perturbing
perturb



























