bilious
01
safralı, ödemsi
having or associated with bile in the body
Örnekler
The patient experienced bilious vomiting after the meal.
Hasta, yemekten sonra safralı kusma yaşadı.
Bilious fluid was analyzed in the lab.
Safralı sıvı laboratuvarda analiz edildi.
02
safralı
relating to or affected by nausea or vomiting, often associated with indigestion or gastrointestinal discomfort
Örnekler
The bilious feeling in her stomach after eating the rich, greasy meal made her regret indulging in such heavy food.
Zengin, yağlı yemeği yedikten sonra midesindeki safralı his, onu bu kadar ağır bir yemek yediği için pişman etti.
The spicy curry caused bilious discomfort for many of the diners, leading to complaints of indigestion and bloating.
Baharatlı köri, birçok yemek yiyende safralı rahatsızlığa neden oldu ve hazımsızlık ve şişkinlik şikayetlerine yol açtı.
03
safralı, karaciğerle ilgili
feeling or showing signs of liver problems or other disorders affecting digestion
Örnekler
The doctor diagnosed him with a bilious condition linked to poor liver function.
Doktor onu, zayıf karaciğer fonksiyonuyla bağlantılı bir safra rahatsızlığı teşhis etti.
A bilious complexion was once thought to be caused by an imbalance of bodily humors.
Safralı bir tenin bir zamanlar vücut sıvılarındaki bir dengesizlikten kaynaklandığı düşünülürdü.
04
kızgın
having a tendency to be irritable or ill-tempered
Örnekler
His bilious comments soured the mood of the entire meeting.
Onun huysuz yorumları tüm toplantının havasını bozdu.
She became increasingly bilious after a long day at work.
Uzun bir iş gününden sonra giderek daha huysuz oldu.
Leksikal Ağaç
biliousness
bilious
bile



























