supremely
01
son derece, aşırı derecede
to the highest or utmost degree
Örnekler
The performance was supremely impressive, earning a standing ovation.
Performans son derece etkileyiciydi, ayakta alkış kazandı.
She handled the challenging situation supremely well, showcasing her leadership skills.
Zorlu durumu son derece iyi idare etti, liderlik becerilerini sergiledi.
1.1
son derece, mükemmel bir şekilde
in an outstanding or excellent manner
Örnekler
The composer handled the theme supremely, weaving it through every movement.
Bestecı, temayı mükemmel bir şekilde işledi, onu her hareketin içine dokudu.
That simple yet supremely executed performance stole the show.
Bu basit ama son derece iyi icra edilen performans gösteriyi çaldı.
02
en üstün şekilde, nihai otorite ile
with ultimate authority or control
Örnekler
The emperor ruled supremely for over three decades.
İmparator, üç on yıldan fazla bir süre üstün bir şekilde hüküm sürdü.
That team supremely dominated the league for years.
O takım yıllarca ligi üstün bir şekilde domine etti.
Leksikal Ağaç
supremely
supreme
