strictly
01
kesinlikle
in a way that involves no exception; to a degree that is absolute
Örnekler
The company strictly enforces its policy on workplace conduct.
Şirket, iş yeri davranışı politikasını sıkı bir şekilde uygular.
She strictly adheres to her daily exercise routine, rain or shine.
O, yağmur yağsın ya da güneş açsın, günlük egzersiz rutinine sıkı sıkıya bağlı kalır.
Örnekler
The meeting was strictly focused on financial matters and avoided unrelated topics.
Toplantı, kesinlikle finansal konulara odaklandı ve ilgisiz konulardan kaçındı.
Attendance is strictly limited to invited guests only.
Katılım yalnızca davetli misafirlerle sınırlıdır.
Örnekler
Employees are strictly prohibited from using personal devices during work hours.
Çalışanların iş saatleri içinde kişisel cihazlar kullanması kesinlikle yasaktır.
The school enforces a strictly enforced dress code to maintain a professional environment.
Okul, profesyonel bir ortamı korumak için sıkı bir şekilde uygulanan bir kıyafet kodunu uygular.
Leksikal Ağaç
strictly
strict



























