rigorously
01
katı bir şekilde
in a very thorough and precise manner, paying close attention to every detail
Örnekler
The researchers rigorously tested the new drug.
Araştırmacılar yeni ilacı titizlikle test ettiler.
He rigorously checked every document before signing.
İmzalamadan önce her belgeyi titizlikle kontrol etti.
02
sıkı bir şekilde, katı bir şekilde
in a way that is strictly enforced or applied without exceptions
Örnekler
The rules were rigorously enforced at the tournament.
Turnuvada kurallar sıkı bir şekilde uygulandı.
The school rigorously applied its attendance policy.
Okul, devam politikasını sıkı bir şekilde uyguladı.
03
sıkı bir şekilde, katı bir şekilde
in a severe and demanding manner, often involving strict discipline or punishment
Örnekler
The coach rigorously trained the athletes every day.
Koç, her gün sporcuları sıkı bir şekilde eğitti.
The government punished offenders more rigorously this year.
Hükümet bu yıl suçluları daha sıkı bir şekilde cezalandırdı.
