shadowy
01
gölgeli, loş
dimly lit or obscured by shadows, often creating an atmosphere of mystery or uncertainty
Örnekler
The shadowy alley was dimly lit by a single flickering streetlamp.
Gölgeli sokak arası, tek bir titreyen sokak lambasıyla loş bir şekilde aydınlatılmıştı.
She wandered through the shadowy forest, feeling a sense of unease.
O, gölgeli ormanda dolaşırken bir huzursuzluk hissi duyuyordu.
Örnekler
The detective followed the shadowy figure through the foggy streets.
Dedektif, sisli sokaklarda belirsiz figürü takip etti.
The figure in the distance was shadowy and hard to recognize.
Uzaktaki figür belirsizdi ve tanınması zordu.
Örnekler
He had a shadowy reputation, with rumors of illegal dealings surrounding him.
Onun etrafında yasa dışı işlemlerle ilgili söylentilerle birlikte şüpheli bir itibarı vardı.
The company ’s shadowy business practices raised concerns among investors.
Şirketin şüpheli iş uygulamaları yatırımcılar arasında endişelere neden oldu.
Leksikal Ağaç
shadowiness
shadowy
shadow



























