to salivate
01
salya akıtmak, ağzının suyu akmak
to generate saliva, typically triggered by the expectation or smell of delicious food
Intransitive
Örnekler
The chef 's exquisite aroma from the kitchen made the diners salivate in anticipation.
Şefin mutfaktan gelen nefis aroması, yemek yiyenleri beklenti içinde salya akıtmaya itti.
The sight of the juicy watermelon caused everyone to salivate on a hot summer day.
Sulu karpuzun görüntüsü, sıcak bir yaz gününde herkesin salya akıtmasına neden oldu.
02
salya akıtmak, ağzının suyu akmak
to show eager anticipation or excitement at the thought or sight of something desirable
Intransitive: to salivate at sth | to salivate over sth
Örnekler
She salivated at the thought of the upcoming holiday feast.
Yaklaşan tatil ziyafetini düşünerek ağzı sulandı.
He salivated at the sight of the luxurious new house on the market.
Piyasadaki lüks yeni evi görünce ağzı sulandı.
Leksikal Ağaç
salivation
salivate
