runaway
run
ˈrʌn
ran
a
ə
e
way
ˌweɪ
vey
British pronunciation
/ɹˈʌnəwˌe‍ɪ/

"runaway"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

runaway
01

kontrol dışı, kontrol edilemez

completely out of control
02

kaçak, firari

fleeing or attempting to escape, often in a fugitive manner
example
Örnekler
Authorities launched a search for the runaway teenager who fled from home.
Yetkililer, evden kaçan kaçak genç için arama başlattı.
The runaway prisoner was last seen heading toward the mountains to escape capture.
Kaçak mahkum son olarak yakalanmaktan kaçmak için dağlara doğru giderken görüldü.
Runaway
01

kolay zafer, rahat galibiyet

an easy victory
02

kaçak

a person who has fled or escaped from a place, typically a home or institution, often to avoid control orauthority
example
Örnekler
The police are searching for the runaway who left home last night.
Polis, dün gece evden kaçan firariyi arıyor.
Many runaways end up on the streets, struggling with homelessness and survival.
Birçok kaçak sokaklarda son bulur, evsizlik ve hayatta kalma mücadelesi verir.
03

kontrolsüz cihaz, kontrol dışı mekanizma

a device or mechanism that operates without control or restraint, often resulting in dangerous situations
example
Örnekler
The engineers worked quickly to stop the runaway train before it reached the populated area.
Mühendisler, kalabalık alana ulaşmadan önce kontrolsüz treni durdurmak için hızlı bir şekilde çalıştı.
The factory had to shut down production temporarily due to a runaway conveyor belt.
Fabrika, kontrolsüz bir konveyör bant nedeniyle geçici olarak üretimi durdurmak zorunda kaldı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store