reclusive
rec
ˈrik
rik
lu
lu
lu
sive
sɪv
siv
British pronunciation
/ɹɪklˈuːsɪv/

"reclusive"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

reclusive
01

gözlerden uzak (yer)

(of a place) very isolated and remote, situated far from populated areas or access to the outside world
example
Örnekler
The nobleman had built his mansion in a reclusive forest valley hidden from the main roads.
Asilzade, malikanesini ana yollardan gizlenmiş, ücra bir orman vadisinde inşa etmişti.
A rare species of bat was discovered living in the extremely reclusive caves located deep in the Amazon jungle.
Amazon ormanının derinliklerinde bulunan son derece ıssız mağaralarda yaşayan nadir bir yarasa türü keşfedildi.
02

münzevi

preferring to be alone or avoiding social contact
example
Örnekler
After the death of his wife, John became increasingly reclusive, rarely leaving his house or interacting with others.
Karısının ölümünden sonra John giderek daha içine kapanık hale geldi, evinden nadiren çıktı veya başkalarıyla etkileşime girdi.
Neighbors described the elderly widow who lived alone at the end of the street as very reclusive, rarely seeing her outside of her home.
Komşular, sokak sonunda yalnız yaşayan yaşlı dul kadını çok inzivaya çekilmiş olarak tanımladı, onu evinin dışında nadiren görüyorlardı.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store