to put away
[phrase form: put]
01
bir kenara bırakmak, bir tarafa koymak
to place something where it should be after using it
Örnekler
The decorations were boxed up and put away for next year.
Süslemeler kutulandı ve gelecek yıl için kaldırıldı.
Can you put the toys away before bed?
Yatmadan önce oyuncakları toplayabilir misin?
02
atmak
to discard something, especially something that is no longer useful or necessary
Örnekler
The milk had gone bad, so I had to put it away.
Süt bozulmuştu, bu yüzden onu atmak zorunda kaldım.
I decided to put away my old journals; they were just gathering dust.
Eski günlüklerimden kurtulmaya karar verdim; sadece toz topluyorlardı.
03
silip süpürmek, mideye indirmek
to eat a large amount of food quickly
Örnekler
He was so hungry, he put away the entire pizza in minutes.
O kadar açtı ki, bütün pizzayı birkaç dakika içinde bitirdi.
After the marathon, she put away a huge meal.
Maratondan sonra, o hızlıca yedi büyük bir yemek.
04
uyutmak, öldürmek
to mercifully end an animal's life, often through a lethal injection
Örnekler
The vet had to put away the dog because of its severe injuries.
Veteriner, köpeği ağır yaraları nedeniyle uyutmak zorunda kaldı.
It's a tough decision, but sometimes it's kinder to put an animal away if it's suffering.
Zor bir karar, ama bazen bir hayvan acı çekiyorsa onu uyutmak daha merhametlidir.
05
bırakmak, terk etmek
to quit a bad habit or behavior, especially if it's an addiction
Örnekler
She finally decided to put her drug addiction away and seek help.
Sonunda uyuşturucu bağımlılığını bırakmaya ve yardım aramaya karar verdi.
Realizing the harm it was causing, he put his drinking away.
Verdiği zararı fark ederek, içki alışkanlığını bıraktı.
06
hapsetmek, kapatmak
to place someone in a prison or a mental institution
Örnekler
After the trial, they put him away for ten years.
Duruşmadan sonra onu on yıl boyunca hapse attılar.
The judge decided to put her away due to the severity of her crimes.
Yargıç, suçlarının ciddiyeti nedeniyle onu hapsetmeye karar verdi.
07
bertaraf etmek, kesin bir şekilde yenmek
to defeat an opponent decisively in a competition or game
Örnekler
The champion put away his challenger in just three rounds.
Şampiyon, rakibini sadece üç rauntta bertaraf etti.
In the final set, she quickly put away her opponent with a series of powerful serves.
Son sette, güçlü servis serisiyle rakibini hızla halletti.
08
bir kenara bırakmak, unutmak
to stop thinking or worrying about something
Örnekler
She decided to put away her doubts and take the risk.
Şüphelerini bir kenara bırakmaya ve risk almaya karar verdi.
After hours of contemplation, he put away his concerns and made a decision.
Saatlerce düşündükten sonra, endişelerini bir kenara bıraktı ve bir karar verdi.
09
biriktirmek, kenara koymak
to save money for future use
Örnekler
Every month, she puts a portion of her salary away for retirement.
Her ay, maaşının bir kısmını emeklilik için biriktirir.
He puts away $ 100 every week for his dream vacation.
O, hayal tatili için her hafta 100 $ biriktiriyor.



























