panoramic
01
panoramik, kapsamlı
wide-ranging and comprehensive
Örnekler
Her panoramic analysis of the company's market position covered every angle from financial to consumer behavior.
Şirketin pazar pozisyonunun panoramik analizi, finansal durumdan tüketici davranışlarına kadar her açıyı kapsadı.
The documentary provided a panoramic view of the environmental changes over the past decade.
Belgesel, son on yıldaki çevresel değişikliklere panoramik bir bakış sağladı.
02
panoramik, geniş bir manzara sunan
providing or capturing an extensive view of a scene or area
Örnekler
The hotel room had a panoramic view of the city skyline.
Otel odasının şehir silüetinin panoramik manzarası vardı.
She took a panoramic photograph of the mountain range, capturing its vastness.
O, dağ sırasının genişliğini yakalayan panoramik bir fotoğraf çekti.



























