painful
Örnekler
The painful bruise on his leg made it hard to walk.
Bacağındaki ağrılı çürük yürümeyi zorlaştırıyordu.
His painful back muscles tightened after the long workout.
Uzun antrenmandan sonra sırt kasları ağrılı bir şekilde gerildi.
Örnekler
The painful cut on his hand required immediate attention.
Elindeki ağrılı kesik acil müdahale gerektiriyordu.
The painful twist of his ankle forced him to stop running.
Ayak bileğinin acı verici burkulması onu koşmayı bırakmaya zorladı.
03
acı verici, üzücü
causing significant distress or misery
Örnekler
The loss of her beloved pet was a painful experience that took a long time to overcome.
Sevgili evcil hayvanının kaybı, üstesinden gelmesi uzun zaman alan acı verici bir deneyimdi.
The financial strain on the family created a painful sense of insecurity and worry.
Ailenin üzerindeki mali baskı, acı verici bir güvensizlik ve endişe duygusu yarattı.
Örnekler
Her presentation was painful, full of mistakes and awkward pauses.
Sunumu acı vericiydi, hatalar ve garip duraklamalarla doluydu.
His cooking was painful, with every dish falling flat.
Yemekleri acı vericiydi, her yemek tatsız düşüyordu.
Leksikal Ağaç
painfully
painfulness
unpainful
painful
pain



























