to localize
01
yerelleştirmek, belirli bir bölgeyle sınırlandırmak
to confine something to a specific area or region
Transitive: to localize sth
Örnekler
The company decided to localize the distribution of the product to specific regions.
Şirket, ürünün dağıtımını belirli bölgelere lokalize etmeye karar verdi.
The quarantine measures aimed to localize the spread of the contagious disease.
Karantina önlemleri, bulaşıcı hastalığın yayılmasını yerelleştirmeyi amaçlıyordu.
02
yerini belirlemek, konumlandırmak
to identify the specific location where something occurs or exists
Transitive: to localize sth
Örnekler
The detective worked to localize the source of the strange noise in the building.
Dedektif, binadaki garip sesin kaynağını belirlemek için çalıştı.
Engineers used sensors to localize the fault in the power grid.
Mühendisler, elektrik şebekesindeki arızayı belirlemek için sensörler kullandı.
03
yerelleştirmek, yoğunlaştırmak
to concentrate or remain confined within a specific or limited area
Intransitive: to localize somewhere
Örnekler
The infection localized in her ankle, causing swelling and redness.
Enfeksiyon, şişlik ve kızarıklığa neden olarak ayak bileğinde yerelleşti.
The heat from the fire localized in one corner of the room.
Ateşin sıcaklığı odanın bir köşesinde yoğunlaştı.
Leksikal Ağaç
delocalize
localized
localize
local
loc
