to lick
01
yalamak
to pass the tongue over a surface, typically to taste or eat something
Transitive: to lick a surface
Örnekler
The cat stretched out its tongue to lick its paw and clean its fur.
Kedi, patisini yalamak ve tüylerini temizlemek için dilini uzattı.
The toddler licked the spoon after finishing her yogurt.
Küçük çocuk yoğurdunu bitirdikten sonra kaşığı yaladı.
02
kolayca yenmek, ezmek
to defeat someone with ease or in a decisive manner
Transitive: to lick an opponent
Örnekler
The team licked their opponents in the championship game, winning by a wide margin.
Takım, şampiyonluk maçında rakiplerini yendi, geniş bir farkla kazandı.
The boxer licked his rival in the final round of the match.
Boksör, maçın son raundunda rakibini ezdi geçti.
03
üstesinden gelmek, çözmek
to overcome or solve a problem completely
Transitive: to lick a problem or challenge
Örnekler
He worked hard to lick the problem of low sales in his business.
İşindeki düşük satışlar sorununu çözmek için çok çalıştı.
With hard work, she licked the difficult math problem and solved it in minutes.
Sıkı çalışmayla, zor matematik problemini aştı ve dakikalar içinde çözdü.
04
yalamak, dil ile temizlemek
to touch or move something with your tongue, often to taste or clean it
Transitive: to lick sth
Örnekler
The cat licked the spilled milk from the floor.
Kedi, yere dökülen sütü yaladı.
She licked the ice cream cone, savoring every bite.
O, her lokmanın tadını çıkararak dondurma külahını yaladı.
Lick
01
yalama, dokunuş
touching with the tongue
02
yumruk darbesi, yumruk atma
(boxing) a blow with the fist
03
yalamak, tuz yalağı
a salt deposit that animals regularly lick
04
lick, müzikal ifade
a short, recognizable series of notes or a musical phrase
Örnekler
The guitarist played a killer lick during the solo.
Gitarist, solo sırasında harika bir lick çaldı.
I love how he incorporates complex licks into his improvisation.
Doğaçlama yaparken karmaşık lick'leri nasıl dahil ettiğini seviyorum.
Leksikal Ağaç
licked
licking
lick
