intensively
01
yoğun bir şekilde, şiddetle
in a highly thorough, detailed, or forceful manner
Örnekler
She researched the topic intensively before writing the article.
Makaleyi yazmadan önce konuyu yoğun bir şekilde araştırdı.
The area was searched intensively by rescue teams.
Alan, kurtarma ekipleri tarafından yoğun bir şekilde arandı.
02
yoğun bir şekilde
(agriculture) in a way designed to get the highest yield from a small area of land
Örnekler
The land has been intensively farmed for generations.
Toprak nesiller boyunca yoğun bir şekilde tarım yapılmıştır.
They intensively rear poultry in large sheds.
Büyük barakalarda yoğun bir şekilde kümes hayvanları yetiştiriyorlar.
03
yoğun bir şekilde, yoğun olarak
over a short time with concentrated energy or activity
Örnekler
She studied intensively for the upcoming exam.
Yaklaşan sınav için yoğun bir şekilde çalıştı.
The team worked intensively to meet the tight deadline.
Ekip, sıkı teslim tarihini karşılamak için yoğun bir şekilde çalıştı.
Leksikal Ağaç
intensively
intensive
intense



























