inconceivable
01
akıl almaz
too unlikely to believe or imagine
Örnekler
The idea of flying cars becoming common in the near future seemed inconceivable just a few decades ago.
Uçan arabaların yakın gelecekte yaygın hale gelme fikri, sadece birkaç on yıl önce akıl almaz görünüyordu.
It was inconceivable to think that such a young child could solve such a complex puzzle.
Böyle küçük bir çocuğun bu kadar karmaşık bir bulmacayı çözebileceğini düşünmek akıl almazdı.
Leksikal Ağaç
inconceivable
conceivable
conceive



























