to illuminate
01
aydınlatmak
to provide light to something, making it brighter
Transitive: to illuminate a space or object
Örnekler
The lanterns beautifully illuminate the garden path at night.
Fener, gece bahçe yolunu güzelce aydınlatır.
She used a flashlight to illuminate the dark corners of the attic.
O, tavan arasındaki karanlık köşeleri aydınlatmak için bir el feneri kullandı.
Örnekler
The teacher used diagrams to illuminate the concept of photosynthesis for her students.
Öğretmen, öğrencilerine fotosentez kavramını aydınlatmak için diyagramlar kullandı.
The expert 's explanation helped illuminate the complexities of quantum mechanics.
Uzmanın açıklaması, kuantum mekaniğinin karmaşıklıklarını aydınlatmaya yardımcı oldu.
03
tezhip etmek, süslemek
to decorate a manuscript with colorful designs, illustrations, or decorative elements
Transitive: to illuminate a manuscript
Örnekler
The medieval monks would meticulously illuminate manuscripts with intricate patterns and illustrations.
Ortaçağ keşişleri, el yazmalarını karmaşık desenler ve çizimlerle dikkatlice süslüyorlardı.
The ancient scribe used gold leaf to illuminate the first letter of each paragraph in the manuscript.
Eski yazıcı, el yazmasındaki her paragrafın ilk harfini süslemek için altın varak kullanırdı.
Leksikal Ağaç
illuminated
illuminating
illumination
illuminate
illumine



























